The Visitor

Robert ve eşi Maia, peş peşe yaşadıkları trajedilerin ardından Londra’daki evlerini bırakıp Maia’nın çocukluğunun geçtiği eve taşınır. Ancak huzur arayışları, evin tavan arasında buldukları eski bir portreyle tamamen değişir. Portredeki adam, Robert’e tıpatıp benzemektedir ve bu keşif, ikilinin hayatını beklenmedik bir yola sokar.

Robert, kendisine aynen benzeyen bu gizemli adamın kimliğini araştırmaya başlar. Kendisini içine çeken bu esrarengiz yolculukta, “ziyaretçi” olarak anılan bu doppelganger’ın ardındaki sırlar yavaş yavaş gün yüzüne çıkar. Her adımda daha da derinleşen gizem, Robert’in hayatını kontrol etmeye başlar.

Zaman ilerledikçe Robert, ziyaretçinin peşinden gidilen her yerde ölümün de beraberinde geldiğini fark eder. Bu karanlık bağlantı, hem geçmişle yüzleşmesini hem de kendi gerçekliğini sorgulamasını zorunlu kılar. Robert için artık sıradan bir araştırma değil; yaşam ve ölüm arasındaki ince çizgide verilen bir mücadele başlamıştır.

Evdeki portreden başlayan bu esrarengiz yolculuk, Robert ve Maia’nın kaderini tamamen değiştirecek olayların kapısını aralar. Ziyaretçi kimdir ve onunla yüzleşmek ne anlama gelir? Bu soruların cevabı, karanlıkta saklı sırların gün ışığına çıkmasıyla ortaya çıkar.