The Platform

Geniş ve dikey bir yapı içinde, yiyecek dolu bir platform her katta durmadan aşağıya iniyor. Üst katlardaki sakinler, bolca ve iştahla beslenirken, alt katlarda kalanlar açlıkla mücadele ediyor. Her yeni öğün, üsttekilerin doyasıya yediği, aşağıdakilerin ise giderek umutsuzlaştığı bir kısır döngü yaratıyor.

Bir süre sonra, bu adaletsiz düzenin yarattığı gerilim tırmanıyor. Alt katlarda açlık ve çaresizlik, insanları birbirine karşı düşmanlaştırırken, sistemin işleyişine karşı sessiz bir isyan filizleniyor. Herkes hayatta kalma mücadelesi verirken, yiyecek ve insanlık arasındaki sınırlar giderek bulanıklaşıyor.

Baş karakter, bu acımasız düzenin içinde hayatta kalmaya çalışırken, sistemin çarpıklığını gözler önüne seriyor ve değişimin mümkün olup olmadığını sorguluyor. Katlar arası bu iniş çıkış, sadece fiziksel bir yolculuk değil, aynı zamanda insan doğasının derinliklerine yapılan bir keşif haline geliyor.

Zaman ilerledikçe, platformun altında ve üstünde yaşananlar, açlık kadar güçlü bir güç olan umudu ve direnişi ortaya çıkarıyor. Her kat, insanın hayatta kalma içgüdüsü ile vicdanı arasındaki çatışmayı temsil ediyor.