Summertime

Los Angeles’ın kavurucu bir yaz gününde, 25 genç hayatlarının kesiştiği sokaklarda birbirlerinin hikayelerine dokunur. Kaykayıyla ritim tutan bir gitarist, duvarlara iz bırakan bir grafiti sanatçısı, rap hayalleri kuran iki genç, sabrını zorlayan bir fast-food çalışanı ve şehirde yol alan bir limuzin şoförü… Hepsi, kendi dünyalarından kesitlerle bir araya gelir.

Gençlerin yaşadığı aşk, aile bağları, hayal kırıklıkları ve umutlar, sokakların şiirsel diliyle anlatılır. Kimi zaman sert kimi zaman hüzünlü, bazen de neşeyle örülü anlar, Los Angeles’ın renkli ve karmaşık yüzünü yansıtır. Her biri, yaşamın içinde var olmaya, kendini ifade etmeye çalışır.

Ortak bir dil olan şiir, onları birbirine bağlayan köprü olur. Hayatın zorlukları ve güzellikleri, gençlerin sözlerinde hayat bulur; kalplerde yankılanan duygular, sokakların ritmiyle buluşur. Bu kesitler, büyük şehrin içinde kaybolmadan, gençlerin kendi yolunu arayışını gözler önüne serer.

Ve o gençlerden biri, tüm karmaşanın içinde küçük bir huzur arar; hala gerçek ve lezzetli bir cheeseburger sunan bir yer bulmak ister. Bu basit arayış, günün bütün karmaşasına anlam katan naif bir dokunuş olur.