St. Agatha

1950'lerin küçük bir kasabasında geçen St. Agatha, hamile ve kaçak bir dolandırıcı olan Agatha’nın sığınacak bir yer arayışıyla başlar. Yalıtılmış ve sessiz bir rahibe manastırına gizlice giren Agatha, başlangıçta bebeğini dünyaya getirmek için ideal bir ortam bulduğunu düşünür. Ancak zamanla bu sessizliğin ardında karanlık sırlar ve baskıcı bir düzenin gizlendiğini fark eder.

Manastırın içinde, Agatha’nın karşılaştığı rahipeler ve onların tuhaf davranışları, buranın düşündüğünden çok daha tehlikeli bir yer olduğunu ortaya koyar. Kendi iradesi ve gücü sınanırken, Agatha manastırın korkunç gerçeklerini keşfeder. Burada sessizlik zorunlu, sırlar ise ölümcül bir yük gibidir.

Agatha, hem kendi hayatını hem de karnındaki bebeğin geleceğini koruyabilmek için manastırın karanlık duvarları arasında çaresizce mücadele eder. Kapanmamak ve özgürlüğüne kavuşmak için her türlü engeli aşmak zorundadır; çünkü bu yerden kaçmak, hayatla ölüm arasındaki ince çizgide hayatta kalmak demektir.