Sonra

İkinci Dünya Savaşı'nın yıkıcı etkilerinin ardından, İngiliz Albay Lewis Morgan ve eşi Rachael, Hamburg'un savaş sonrası yeniden inşası sürecinde görevlendirilir. Harabeye dönmüş bu şehirde, çiftin yeni hayatı, savaşın fiziksel ve duygusal yaralarını sarmaya çalışırken başlar. Ancak, Albay Morgan'ın görevi sadece şehirle sınırlı değildir; aynı zamanda evlerini paylaşmak zorunda kaldıkları Alman dul Stefan Lubert ile de karmaşık bir ilişki geliştirmek durumundadırlar.

Rachael, savaşın getirdiği acılarla baş etmeye çalışırken, Lubert'in varlığıyla huzuru ve barışı yeniden bulma çabasına girer. Lubert ise kaybettiği ailesinin yasını tutarken, savaş sonrası bir Alman olarak kendi ülkesindeki bu yeni düzenle başa çıkmaya çalışır. Bu zemin üzerinde, aralarındaki gerilim ve duygusal çatışmalar, savaşın ardında bıraktığı derin yaraları daha da belirgin hale getirir.

Albay Morgan, hem askeri görevlerini yerine getirmeye çalışırken hem de evdeki hassas dengeleri korumaya çalışır. Rachael ve Lubert arasındaki beklenmedik yakınlaşma ise, Morgan'ın sabrını ve evliliğini sınayan bir teste dönüşür. Üçü, geçmişin gölgeleri ve geleceğin belirsizlikleri arasında, hayatta kalmanın ve yeniden başlamanın ne anlama geldiğini sorgular.

Sonra, savaş sonrasının karmaşıklığını, insan ilişkilerinin ince çizgisinde derinlemesine işlerken, izleyiciyi aşk, kayıp ve umut dolu bir hikayeye sürükler. Film, kişisel ve toplumsal yaraların sarıldığı bu dönemde, karakterlerin içsel çatışmalarını ve dönüşümlerini etkileyici bir şekilde gözler önüne serer.