Shelter in Solitude

İnfazına sadece 10 gün kalan bir ölüm mahkumu, hayatının son anlarını beklerken beklenmedik bir dostluk kurar. Bu mahkum, geçmişiyle yüzleşirken, etrafındaki dünyayla kopukluğunu derinleştirir.

Gardiyan olarak görev yapan eski bir country şarkıcısı, kariyerindeki düşüşün ardından cezaevinde yeni bir hayat sürmektedir. İkisi arasındaki mesafe ve farklılıklar, zamanla yerini samimi bir bağa bırakır.

Birbirlerinin hayatlarına dokunurken, hem mahkum hem de gardiyan, kendi içsel mücadeleleriyle yüzleşir. Bu süreç, onları beklenmedik değişimlere ve anlayışa götürür.

Son günlerin ağırlığı altında, ikilinin hikayesi; umut, bağışlama ve insanlığın en temel ihtiyaçlarına dair sessiz ama güçlü bir anlatıya dönüşür.