Rogue River

Genç bir kadın olan Mara, huzur bulmak amacıyla Rogue Nehri boyunca bir yolculuğa çıkar. Ancak, nehir kenarında arabasının esrarengiz bir şekilde kaybolmasıyla kendini çaresiz bir durumda bulur. Ulaşım ve iletişim imkânından yoksun kalan Mara, geceyi geçirebilmek için bir yabancının sunduğu misafirliği kabul etmek zorunda kalır.

Mara, yardımsever gibi görünen bu yabancının kulübesine adım attığında, aslında dehşet dolu bir kabusun içine sürüklendiğini fark eder. Başta masumane başlayan bu misafirlik, kısa sürede korkunç bir işkenceye dönüşür. Kaçma şansını kaybeden Mara, içine düştüğü bu tuzaktan kurtulmanın yollarını ararken, zaman ilerledikçe çaresizliği derinleşir.

Gecenin karanlığında yaşanan bu olaylar silsilesi, Mara'yı hem fiziksel hem de zihinsel olarak köşeye sıkıştırır. Her geçen dakika, yabancının gerçek yüzü ve niyetleri daha da belirgin hale gelirken, Mara'nın yaşadığı acı ve korku dayanılmaz bir hâl alır. Olayların gelişimi, izleyiciyi dehşet ve tedirginlikle baş başa bırakır.

Rogue River, psikolojik gerilim ve korkunun iç içe geçtiği bir hikâye sunar. Mara'nın umutsuzca verdiği hayatta kalma mücadelesi, izleyicilere gerilim dolu anlar yaşatırken, film bittiğinde bile etkisini uzun süre hissettiren bir deneyim sunar.