Oxford Cinayetleri

Oxford Üniversitesi'nde geçen bu gerilim dolu hikayede, saygın bir profesör ve zeki bir lisansüstü öğrenci, bir dizi cinayeti önlemeye çalışırken kendilerini karmaşık bir bilmece içinde bulurlar. Cinayetlerin ortak noktası, matematiksel sembollerle bağlantılı olmalarıdır. Her bir cinayet, ardında çözülmesi gereken bir ipucu bırakır ve bu da onları daha derin bir gizemin içine çeker.

Profesör Arthur Seldom, matematiğin soğuk mantığı ile cinayetlerin ardındaki mantıksızlığı çözmeye çalışırken, genç öğrenci Martin ise akıl hocasıyla birlikte, zamanla yarışarak bu ölümcül bulmacanın parçalarını bir araya getirmeye çabalar. İkili, bulmacanın her parçasını çözdükçe, katilin bir sonraki hamlesini tahmin edebilmek için matematiksel teorileri ve mantıksal çıkarımları kullanır.

Cinayetlerin ardındaki sır perdesi aralanırken, profesör ve öğrenci, kendi bilgilerini ve sezgilerini sınamak zorunda kalır. Her yeni ipucu, onları hem akademik dünyada hem de kişisel hayatlarında karmaşık bir düğümle karşı karşıya bırakır. Katilin zekası ile başa çıkabilmek için, sadece matematik bilgilerine değil, aynı zamanda insan psikolojisine de hakim olmaları gerekecektir.

Sonunda, bu ölümcül oyun, onları sadece aklın sınırlarını zorlamaya değil, aynı zamanda kendi içsel korkularıyla da yüzleşmeye zorlar. Oxford'un tarihi atmosferinde geçen bu sürükleyici hikaye, izleyicileri, katilin kim olduğunu ve bir sonraki adımının ne olacağını merak etmeye iterken, matematik ve mantık arasındaki ilişkinin ne kadar ölümcül olabileceğini de gözler önüne seriyor.