Missisipi Yanıyor

1960'ların Amerika'sında, sivil haklar hareketinin en çalkantılı dönemlerinden birinde, üç sivil haklar çalışanının kaybolması, Federal Soruşturma Bürosu'nun dikkatini çeker. İki FBI ajanı, bu gizemli kayboluş olayını çözmek için Mississippi'nin derinliklerinde yer alan küçük bir kasabaya gönderilir. Ajanlardan biri, FBI akademisinde aldığı eğitimle modern yöntemlere bağlı kalmayı tercih ederken, diğeri eski bir şerif olarak kasabanın geleneksel yöntemlerini ve yerel halkın iç dinamiklerini kullanarak ilerlemeye çalışır.

Kasaba, beyazlarla siyahlar arasında katı bir ayrımın sürdüğü ve ırkçılığın derinden kök saldığı bir yerdir. Ajanlar, bu kasaba içinde sessizlik duvarlarını yıkıp gerçeğe ulaşmaya çalışırken, toplumun farklı kesimlerinden gelen direnişle karşılaşırlar. Sessiz bir komplo, gerçeği örtbas etmek için her türlü yolu denerken, ajanlar hem kendi yöntemleri arasındaki çatışmayı hem de kasabanın önyargı dolu yapısını aşmak zorundadır.

Araştırmaları derinleştikçe, kasabanın huzur dolu yüzeyinin altında yatan şiddet ve nefreti açığa çıkarırlar. Yerel halkın, özellikle de siyah topluluğun yaşadığı baskı ve zulmü gözler önüne sererken, her adımda daha büyük bir tehlikeyle burun buruna gelirler. İki ajanın farklı yaklaşımları, onları hem birbirlerine hem de araştırmanın merkezindeki karanlık gerçeklere daha da yakınlaştırır.

Missisipi Yanıyor filmi, adalet arayışı içinde olanların karşılaştığı zorlukları, insan doğasının karanlık ve aydınlık yönlerini etkileyici bir şekilde gözler önüne seriyor. Irkçılıkla yüzleşme ve adaleti sağlama mücadelesi, izleyiciyi derin bir sorgulamaya davet ederken, gerilimin dozunu her an artırıyor.