Mank

1930’ların Hollywood’unda, sert ve sivri dilli senarist Herman J. Mankiewicz, alkolle mücadele ederken büyük bir projeye odaklanır Citizen Kane filminin senaryosunu tamamlamak. Zamanla yarışan Mank, kendi iç dünyası ve çevresindeki karmaşık ilişkilerle boğuşurken, dönemin sinema endüstrisinin karanlık yüzünü de gözler önüne serer.

Mankiewicz’in kaleminden dökülen satırlar, sadece bir film senaryosu değil; aynı zamanda güç, siyaset ve kişisel trajedilerin iç içe geçtiği bir dönemin portresidir. Bu süreçte, Hollywood’un parıltılı sahnesinin ardındaki gerçekler, hırslar ve ihanetler yavaş yavaş ortaya çıkar.

Mank’ın hayatındaki iniş çıkışlar, eski dostluklar ve yeni düşmanlıklar, senaryonun gelişimiyle paralel ilerler. Bu, yalnızca bir film yapım süreci değil; aynı zamanda bir adamın kendi geçmişiyle ve vicdanıyla hesaplaşmasıdır.

Sonunda, Mankiewicz’in kaleminden çıkan Citizen Kane senaryosu, sinema tarihinin en önemli eserlerinden biri olarak şekillenir. Bu yolculuk, hem bir dönemin hem de bir sanatçının yüzleşme hikayesidir.