Küçük Evren

Küçük Evren, Paris'in kalbinde, Seine Nehri üzerinde yüzen benzersiz bir gündüz bakım merkezinin kapılarını aralıyor. Burada, zihinsel rahatsızlıklarla mücadele eden yetişkinler, zaman ve mekâna bağlı kalmalarını sağlayan özel bir ortamda ağırlanıyor. Her gün, bu merkezde hayatın akışına tutunmaya çalışan insanların hikayeleri sessizce örülüyor.

Merkezin çalışanları, psikiyatri alanında yaşanan yozlaşma ve insanlık dışı yaklaşımlara karşı direnç göstermeye kararlı. Zamanla bozulmaya yüz tutmuş sistemin aksine, burada insana dokunan, umut veren bir bakım biçimi hayat buluyor. Her an, hastaların iyileşmesine ya da moralini yüksek tutmasına hizmet eden özenli çabalar gözle görülür şekilde hissediliyor.

Gündelik yaşamın karmaşası içinde, bu yüzen yapı sakinleri için bir sığınak, bir ev gibi. Kişisel hikayeler, küçük zaferler ve mücadelelerle örülü atmosfer, izleyiciye insan ruhunun kırılganlığını ve direncini aynı anda sunuyor. Küçük Evren, bu özel mekanın içindeki yaşamı, kendine özgü ritmiyle anlatıyor.

Film, zihinsel hastalıkların ötesinde, insan olmanın temel ihtiyaçlarına vurgu yapıyor. Mekânın sınırları içinde, zamanın ve mekânın belirsizliğinde var olmaya çalışan bireylerin gündelik mücadeleleri ve umut dolu anları, izleyiciyle derin bir bağ kuruyor.