Körlük

Aniden ortaya çıkan bir körlük salgını, isimsiz bir şehri kaosa sürükler. Bu tuhaf ve bulaşıcı hastalık, insanların birer birer görme yetilerini kaybetmesine neden olur. Salgının hızla yayılmasıyla birlikte, hükümet çaresizlik içinde durumu kontrol altına almaya çalışır ve kör olanları terk edilmiş bir akıl hastanesine karantina altına alır.

Karantina altındaki bu insanlar, hızla kötüleşen yaşam koşulları ve insanlık dışı muamelelerle yüzleşmek zorunda kalır. Her biri, kendi iç savaşlarını verirken, hayatta kalmak için çaresizce bir araya gelirler. Bu zorlu süreçte, grubun liderliğini kocasıyla birlikte gözleri gören tek kişi olan bir kadın üstlenir ve diğerlerine rehberlik eder.

Zamanla, karantina alanındaki düzen tamamen çöker ve hayatta kalma mücadelesi vahşi bir hale bürünür. Kaynakların azalması ve insan doğasının karanlık yüzüyle yüzleşmek zorunda kalan bu insanlar, aralarındaki dayanışmayı güçlendirerek bu cehennemi ortamda var olmanın yollarını arar. Her biri, insan ruhunun karanlık ve aydınlık yönleriyle sınanır.

Dışarıdaki dünya ise belirsizlik içinde kaybolurken, içerideki bu küçük grup, insanlığın en temel değerlerini sorgular. Körlük salgını, sadece fiziksel bir engel değil, aynı zamanda toplumun ahlaki değerlerini de çökerten bir sınavdır. Bu zorlu deneyim, insanlığın direniş gücünü ve umudunu yeniden keşfetme yolculuğuna dönüşür.