Kan ve Altın

II. Dünya Savaşı'nın sonlarına doğru, bir Alman askeri olan Heinrich, savaşın kaosunda kaybettiği kızını bulmak için tehlikeli bir yolculuğa çıkar. Kızına duyduğu özlem ve onu yeniden görebilme umudu, Heinrich'i zorlu bir mücadeleye sürükler. Ancak bu arayış sırasında, bir grup SS askeri de Yahudilere ait gizli bir hazineyi bulma peşindedir. Heinrich, hem kızını kurtarmak hem de bu hazine avcılarından kurtulmak için zekasını ve cesaretini kullanmak zorunda kalır.

Küçük bir köyde yolları kesişen bu iki taraf, savaşın yıkıcılığı ve insanın içindeki iyilik-kötülük çatışmasının ortasında kalır. Heinrich'in kişisel yolculuğu, aynı zamanda savaşın dehşeti ve insanlık hali üzerine derin bir hikâye sunar. Kan ve altının iç içe geçtiği bu hikâyede, savaşın gölgesinde insanlık sınavdan geçerken, Heinrich için umut ve kurtuluş, beklenmedik ittifaklar ve fedakarlıklarla şekillenir.