Güneşin Karanlığında

Mick Haller, Los Angeles'ın tanınmış ve karizmatik savunma avukatlarından biridir. Ancak onun ofisi, klasik bir ofis binası değil, Lincoln marka arabasının içidir. Günlerini genellikle küçük çaplı suçluları ve adaletin alt tabakasını savunarak geçiren Mick, sıradan bir iş gününde hayatını değiştirecek bir davayla karşılaşır. Beverly Hills'in zengin playboylarından biri, korkunç bir suçlamayla, cinayete teşebbüsle yargılanmaktadır.

Mick, bu davayı hayatının fırsatı olarak görür; zira hem büyük bir ün hem de maddi kazanç vaadi taşımaktadır. Ancak davayı araştırmaya başladıkça, ilk bakışta basit gibi görünen suçlamaların ardında karanlık ve karmaşık bir düğüm olduğunu fark eder. Savunmasını hazırlarken karşılaştığı her yeni ipucu, onu daha da derinlere çeker ve olayın göründüğünden çok daha tehlikeli olduğunu ortaya çıkarır.

Mick, bir yandan müvekkilinin masumiyetini ispatlamaya çalışırken, diğer yandan kendisini ve sevdiklerini koruma mücadelesi verir. İşin içine girdikçe, adalet ve etik arasındaki ince çizgide yürümenin ne kadar zor olduğunu anlar. Her adımı, onu daha büyük bir komplonun içine çekerken, Mick için artık sadece bir dava değil, hayatta kalma savaşı haline gelir.

Güneşin Karanlığında, adaletin puslu yollarında dolaşan bir avukatın hikayesini, gerilim dolu bir serüvenle anlatıyor. Mick Haller, karşılaştığı tehlikelerle yüzleşirken, izleyiciyi de adalet arayışının karmaşık dünyasında bir yolculuğa çıkarıyor. Film, hem avukatlık mesleğinin zorluklarını hem de insan doğasının karanlık taraflarını gözler önüne seriyor.