Gün Batmadan

Jesse, dokuz yıl önce Viyana'da geçirdiği unutulmaz geceyi anlattığı kitabının tanıtım turu kapsamında Avrupa'yı dolaşmaktadır. Paris'te gerçekleştirdiği bir okuma etkinliğinde, o geceyi hiç unutmayan Celine ile yolları tekrar kesişir. İkili, Jesse'nin uçağına yetişmesi gereken zamana dek Paris sokaklarında birlikte dolaşarak geçmişi ve şimdiyi sorgular.

Aradan geçen yıllar ikisinin de hayatında köklü değişikliklere yol açmıştır. Jesse evlenmiş ve bir oğul sahibi olmuştur; Celine ise uzun süreli bir ilişkidedir. Ancak bu kısa buluşma, içlerinde saklı kalan duyguları tekrar yüzeye çıkarır. Anılar ve aralarındaki çekim, onları birbirlerine olan hislerini yeniden değerlendirmeye iter.

Paris'in büyüleyici atmosferinde dolaşırken, Jesse ve Celine arasında derin sohbetler başlar. Geçmişteki pişmanlıklarını ve mevcut ilişkilerindeki memnuniyetsizliklerini paylaşırlar. Aralarındaki bağın gücü ve samimiyeti, ikisinin de hayata dair sorgulamalar yapmasına neden olur.

Sonunda, zamanın kısıtlı olduğu bu buluşma, Jesse ve Celine için yalnızca bir hesaplaşma değil, aynı zamanda geleceğe dair belirsizliklerle dolu bir kapı aralar. Jesse'nin uçuş saati yaklaşırken, ikili arasında oluşan bu duygusal yoğunluk, onlara hayatlarının bir dönüm noktasında olduklarını hissettirir.