Frantz

I. Dünya Savaşı sonrasında, nişanlısını Fransa’da savaşta kaybeden genç Alman Anna, derin bir yas içindedir. Annenin acısı, nişanlısının mezarını ziyaret eden gizemli bir Fransız adamla karşılaşmasıyla farklı bir boyut kazanır.

Fransız adamın gelişi, Anna’nın içine kapandığı dünyayı sarsar ve ikili arasında yavaş yavaş karmaşık duygular filizlenir. Geçmişin yaraları, karşılıklı sırlar ve barışın ince iplikleri arasında anlam bulmaya çalışırlar.

Bu karşılaşma, savaşın yarattığı acıların ve kayıpların gölgesinde, insan ilişkilerinin beklenmedik yollarla iyileşebileceğini gösterir. Anna ve Fransız adamın hikayesi, suskunluk ve umut arasında dokunan bir bağa dönüşür.