Clifton Tepesi

Annesinin ölümünün ardından genç bir kadın, çocukluğunda yaşadığı Niagara Şelaleleri’ndeki evine geri döner. Burada, yıllar önce tanık olduğunu iddia ettiği gizemli bir kaçırılma olayı zihnini meşgul etmeye başlar. Hafızasındaki bu bulanık anılarla yüzleşirken, gerçekler yavaş yavaş su yüzüne çıkar.

Clifton Tepesi’nin renkli ve karmaşık atmosferinde, genç kadın geçmişin gölgeleriyle çevrilir. Çevresindeki mekanlar ve tanıdıkları, onun hatırladıklarını sorgulamasına neden olurken, olayın perde arkasındaki sırlar da bir bir ortaya dökülür. Bu süreçte, çocukluk anılarıyla bugünün gerçekleri iç içe geçer.

Yaşadığı yerin sırlarla dolu sokaklarında dolaşırken, genç kadın hem kendisi hem de kayıp olan çocuğun hikayesini çözmeye çalışır. Hafızasında yer eden bu karanlık an, onu hem duygusal hem de zihinsel olarak zorlayan bir serüvene sürükler.

Clifton Tepesi, sadece bir mekân olmaktan çıkar; geçmiş ile şimdi arasında ince bir çizgi haline gelir. Genç kadının yaşadığı içsel mücadele ve etrafındaki gizemli olaylar, seyirciyi derin bir sorgulamaya davet eder.