Bakire ile Kurtlar

I. Dünya Savaşı'nın hemen öncesinde, İtalya sınırına yakın bir Fransız Alpleri kasabasında, yerel tahnitçi Leon'a (Patrick Chesnais) katledilmiş kurtlardan oluşan bir sürü teslim edilir. Bu sürüden kurtulan siyah bir yavru, ailesini aramak için dağlardan aşağı iner ve Leon'un genç kızı Angele tarafından keşfedilip ölümden kurtarılır. Angele, yavruyu yeniden vahşi doğaya salarak onun özgürlüğüne kavuşmasını sağlar.

Büyük Savaş gelip geçerken, yerel dökümhane sahipleri Garcin ailesi zenginleşir. Ailenin reisi Albert Garcin (Michel Galabru), Angele'in vaftiz babasıdır ve dağlardaki bir kulübeyi ömür boyu kullanması için bir çingene kadına vermiştir. Bu kadın, sahnede kurtlarla dans ederken görüldüğü geçmiş anılarda (Elisa Tovati tarafından canlandırılır) önemli bir figürdür. Oğlu Guiseppe (Stefano Accorsi), biraz zihinsel engelli gibi görünse de, dağlarda dost edindiği kurtları korumakta, özellikle de Carbone adını verdiği siyah lideri kollamaktadır.

Film, savaşın gölgesinde insan doğası ve doğayla olan karmaşık ilişkileri keşfederken, Angele ve Guiseppe'nin kurduğu bağ üzerinden umut ve dostluğun gücünü vurgular. Kurtların, insanların ve savaşın iç içe geçtiği bu hikaye, izleyiciyi düşündürmekle kalmaz, aynı zamanda duygusal bir yolculuğa çıkarır.