Americano

Parisli emlakçı Martin, annesinin ölümünden sonra Los Angeles'a gelerek mirasını devralmak üzere işe koyulur. Ancak annesinin eşyalarını toparlarken bulduğu bir fotoğraf, onu beklenmedik bir maceraya sürükler. Fotoğraftaki gizemli kadın, Martin'in hayatında daha önce hiç duymadığı bir isim olan Lola'dır.

Martin, bu kadının izini sürmek için Meksika'ya doğru yola çıkar ve burada kendini hem annesinin geçmişiyle hem de kendi duygusal karmaşalarıyla yüzleşirken bulur. Yolculuğu boyunca karşılaştığı kişiler ve girdiği ortamlar, ona yeni bakış açıları kazandırırken kendi hayatını da sorgulamasına neden olur.

Bu içsel ve fiziksel yolculuk, Martin'in sadece annesinin mirasını değil, aynı zamanda kendi kimliğini ve geçmişini de keşfetmesine olanak tanır. Meksika'nın renkli manzaraları ve gizemli atmosferi, Martin'in bu keşif yolculuğunu hem zenginleştirir hem de derinleştirir.