Akdeniz

II. Dünya Savaşı sırasında, Akdeniz'in huzur dolu maviliklerinde yer alan küçük bir Yunan adasında, bir grup İtalyan askeri karaya çıkar. Görevleri, düşman gemilerini gözlemlemek ve olası bir saldırı durumunda adayı savunmaktır. Ancak, ada terkedilmiş gibi görünmektedir ve gözle görülür bir düşman tehdidi yoktur. Bu durum, askerlerin rahatlamasına ve adanın doğal güzelliklerine kapılmasına neden olur.

Askerler, kısa sürede adanın sakin yaşamına uyum sağlamaya başlar. Ada halkıyla kurdukları yeni bağlar ve savaşın sert gerçekliğinden uzaklaşmanın verdiği huzur, onları adeta büyüler. Fakat, bu huzurlu yaşamın ortasında, görev için geldikleri geminin düşman tarafından vurulup yok edildiğini öğrenirler. Şimdi, tamamen izole bir halde, bu cennet adasında mahsur kalmışlardır.

Zamanla, askerler bu yeni hayatı kucaklar ve savaşın acımasızlığından uzakta, insan ilişkilerinin ve günlük yaşamın basit mutluluklarının tadını çıkarırlar. Ancak, savaşın gerçekliği ve görev bilinci her zaman geri dönme ihtimali olan bir gölge gibi üzerlerinde dolaşmaktadır. Akdeniz'in dinginliği içinde, askerler hem içsel hem de dışsal bir yolculuğa çıkarlar.